-
1 opposé
I1 en face karşı [kaɾ'ʃɯ]2 ters [teɾs]3 différent farklı4 défavorable karşı olanIIn m1 contraire karşıt, zıt [zɯt]a ters yöndeb -in tersine◊Il pense que tu as raison, à l'opposé de ton père. — Babanın tersine, senin haklı olduğunu düşünüyor.
-
2 عرق
Iعَرَّقَ1. sulandırmakAnlamı: sulu duruma gelmesini sağlamak2. terletmekAnlamı: terlemesine sebep olmakIIعَرَقterعَرِقَterlemekAnlamı: ter çıkarmakIVعِرْق1. soyAnlamı: kandaş birey topluluğu2. ırk3. asılAnlamı: bir şeyin kendisi, kök, kaynak, örnek ve kopya karşıtı4. damar
См. также в других словарях:
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alt — is. 1) Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor. Z. O. Saba 2) Bir nesnenin tabanı Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aleyh — is., Ar. ˁaleyh Bir şeyin veya bir kimsenin karşısında olma, leh karşıtı Aleyhinde bir tertip kuranların gadrine uğradım. R. H. Karay Birleşik Sözler binaenaleyh müddeialeyh Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller aleyhe dönmek aleyhinde olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
adam — is., Ar. ādem 1) İnsan 2) Erkek kişi, kadın karşıtı İyi bir adam isterse, babası da verirse, varacak. M. Ş. Esendal 3) Birinin yanında ve işinde bulunan kimse Kendisi gayet kibirli, öfkeli olduğu için hizmetçileri ve adamları korkarlar. K. Tahir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşman — is., Far. duşmān 1) Birinin kötülüğünü isteyen, ondan nefret eden, ona zarar vermeye çalışan kimse, yağı, hasım, dost karşıtı Ben ki dans salonlarına, barlara düşman bir adamımdır. S. F. Abasıyanık 2) Birbirleriyle savaşan devletler ve bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük